POZİSYONEL BAŞ DÖNMESİ

Denge Kristallerinin yerinden oynaması…?

Hepimiz hayatımızın bir döneminde baş dönmesinden yakınırız. Baş dönmesi denince de genellikle akla önce tansiyona ilişkin rahatsızlıklar gelir. Daha sonra ise şeker hastalığı ve boyun kireçlenmesi gibi nedenler düşünülür. Bu düşünceler esasta yanlış değildir. Ancak öncelikle yorgunluk, halsizlik, dengesizlik, göz kararması gibi şikayetleri “gerçek” baş dönmesinden ayırt etmek gerekir.
Kulak hem işitme hem de denge ile görevli bir organımızdır ve denge kısmına ait rahatsızlıklarda “gerçek” bir baş dönmesi ortaya çıkar. Gerçek baş dönmesini tipik özelliği kişinin “oda, tavan, eşyalar etrafımda dönüyor” veya “sanki ben dönüyorum, etrafa tutunmazsam düşeceğim” gibi ifadelerle baş dönmesini tanımlamasıdır. Kulak dışı rahatsızlıklarda ise daha çok bir dengesizlik hissi, halsizlik, göz kararması, bayılma gibi yakınmalar vardır.
Gerçek, yani kulağa ilişkin baş dönmelerinin diğer önemli özelliği ise genellikle hafif veya şiddetli bulantı hatta kusmalarla birlikte olmasıdır. Bulantı esnasında kişinin yüzünde soluklaşma ve hafif terleme olabilir.

Denge Kristalleri Nedir?

İç kulak denge merkezi, içinde sıvı bulunan (perilenf) kapalı bir kanallar sistemidir. Bu yapının bazı belirli noktalarında denge konumunu belirleyici duyargalar ve bunların üzerine yerleşmiş küçük kristaller (otolit) vardır. Bu otolitlerin zaman zaman yerinden oynamasının, hatalı denge algısı yarattığı ve pozisyonel baş dönmesine yol açtığı düşünülmektedir.
Pozisyonel baş dönmesi aslında günlük hayatta en sık karşılaşılan baş dönmesi şekillerindendir. Rahatsızlık iç kulağın denge ile görevli kısmına aittir. Kişi tipik olarak başını belli bir pozisyona getirdiğinde ortaya çıkan baş dönmelerinden yakınır. Baş dönmesi genellikle birkaç saniye ile 1 dakika kadar sürer ve geçer. Hasta “her yer fırıldak gibi dönüyordu” veya “oda, tavan dönüyordu, dünya başıma yıkıldı sanki” gibi sözlerle tanımlar baş dönmesini. Baş dönmesi sırasında hafif veya şiddetli bulantı, hatta kusmalar olabilir. Hasta hareket etmeye korkar hale gelir. Genellikle yalnız kalmak, yalnız dışarı çıkmak istemez. Bu dönmeyi ilk kez yaşayanlarda genellikle ölüm korkusu yaşanır. Baş dönmeleri tekrarladıkça bir anlamda hasta tecrübe sahibi olur ve bu korkuyu atlatır.
Baş dönmesi çoğunlukla yatakta bir taraftan diğerine dönerken, yataktan kalkarken veya başı yukarı kaldırıp yüksek bir yere bakarken ortaya çıkar.
Pozisyonel baş dönmesi “selim” yani iyi huylu bir rahatsızlıktır. Hastanın yaşam kalitesini bozmak dışında yaşam süresini kısaltmaz, ilerleyip daha tehlikeli bir başka hastalığa dönüşmez. Ancak bu tip baş dönmesine benzerlik gösteren farklı nedenli ve daha tehlikeli baş dönmelerinin de olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle mutlaka gerekli her türlü araştırma ve tetkik yapılarak teşhis kesinleştirilmelidir.
Pozisyonel baş dönmesi genellikle 1-2 hafta kadar sürer ve kendiliğinden geçer. Ancak belli bir süre sonra tekrarlayabilir (yılda birkaç kez veya birkaç yılda bir). Baş dönmesinin yoğun yaşandığı günlerde ilaçlarla hastanın şikayetleri azaltılmaya çalışılır. Ancak hastalığın ilaçla “tedavi” edilmesi söz konusu değildir. İlaçlar ancak baş dönmesi hissini ve bulantıyı azaltmaya yarayabilir. Eğer baş dönmesi çok şiddetli değilse, iyileşmesi için zamana bırakılır. Bu dönemde kişiye baş dönmesine yol açacak hareketlerden ve denge gerektiren işlerden kaçınması tavsiye edilir. Baş dönmesini çok sık ve şiddetli yaşayan kişilerde ise bazı “egzersiz” yöntemlerle tedavi (denge manevraları) denenir ve bu tedaviler oldukça başarılıdır. Bununla da tedavi edilemeyen inatçı durumlarda ameliyatla tedavi yapılır. Bu, denge sinirinin kesilmesine yönelik bir ameliyattır. Ancak pozisyonel baş dönmesi çoğunlukla ameliyata gerek göstermeksizin kendiliğinden iyileşen bir rahatsızlıktır.

Yorumlar devre dışı bırakıldı.

Bize Ulaşın!