GRİP VE SOĞUK ALGINLIĞI

– Kış ayları ile artan hastalıklar nelerdir?
– Nezle, soğuk algınlığı ve grip nedir ?
– Bu hastalıklardan korunma yolları nelerdir?
– Grip neden önemlidir? Risk grupları kimlerdir?
– Grip aşısı yaptırmalı mıyız?
– Basit soğuk algınlığı çocuklarda neden daha önemlidir?
– Çocuklarda orta kulak iltihapları, alerji, geniz eti bağlantısı
Grip etkeni olan influenza virüslerinin antijenik farklılıklarına göre A, B ve C olarak tanımlanan üç tipi bulunmaktadır. En sık pandemiye neden olan influenza A suşları, yüzeylerinde yer alan hemaglutinin (H) ve nöraminidaz (N) glikoproteinlerinin antijenik yapılarına bakılarak alt tiplere ayrılmaktadır; buna göre günümüzde 16 H(H1-H16) ve 9 N (N1-N9) tipindeki influenza A suşlarının varlığı tanımlanmıştır (144 olası alt tür) . Bugün için insanlarda özellikle H1, H2, H3 (ender olarak H5 ve H9) ile N1 ve N2 tiplerinin kombinasyonları görülmektedir.
Antijenik drift (Kendi içinde ufak mutasyonlar) ve antijenik shift (bir başka virüsle antijen değiştirerek yeni bir tür oluşturma) özellikleri önemli bu virüslerin.
Avian İnfluenza: Kuş Gribi: H5N1

Grip hastalığı dünyada her yıl 250 ile 500 bin arasında kişinin ölümüne yol açıyor.
Hastalıktan korunmanın en etkili yolu C vitamini ve grip aşısı. Ancak Türkiye’de ‘risk altında’ yaklaşık 25 milyon kişi bulunmasına karşın, sadece 20 kişiden biri aşı oluyor.

Her yıl dünya nüfusunun yüzde 5-15’ini etkileyip işyerlerinde zaman kaybına yol açan grip, ABD’ye yılda 12 milyar dolara mal oluyor.

. Esas olarak grip virüslerinin tamamı kuşlardan köken almaktadır. İnfluenza A (H1N1) virüsü domuzlar arasında görülen grip virüslerine çok benzediği için “domuz gribi” olarak adlandırılmıştır.
• H1N1 gribi yeni bir hastalık mıdır?
Klinik olarak bildiğimiz gripten farklı bir hastalık değildir fakat seyri daha ağır olabilir. Ancak bu yeni ortaya çıkan A (H1N1) olarak adlandırdığımız grip virüsü Pandemiye yol açması nedeniyle Pandemik Grip olarak da adlandırılmaktadır. A (H1N1) Gribi ilk olarak Meksika ve ABD’de görülmüş, daha sonra birçok ülkeye yayılmıştır
Kıtalararası yayılım gösteren salgınlar “Pandemi” olarak adlandırılır.
Grip hastalığına yol açan “İnfluenza virüsü” şaşılacak derecede mutasyon (genetik değişim) geçirebilme yeteneğine sahiptir. Her yıl küçük değişiklikler gösterir. Bu küçük değişikliklerin yanında her 30-40 yılda bir büyük bir mutasyon geçirir ve sonuçta tanımadığımız yeni bir virüs alt tipi ortaya çıkar. H1N1 virüsü de insan, domuz ve kuş gribi virüslerinin bir karışımıdır ve genetik değişimi bir domuz hücresinde meydana gelmiştir. İnsanlar bu yeni tipe karşı bağışık olmadığı için hızlı bir yayılım göstererek büyük salgınlara (pandemilere) yol açar. Geçtiğimiz yüzyılda 3 büyük pandemi (1918, 1957, 1968) yaşanmıştır.
• H1N1 gribinin özellikleri nelerdir?
Pandemik grip virüslerinin en önemli özellikleri mevsimsel gribe göre atak hızının daha yüksek ve bulaşıcılığının daha fazla olmasıdır. Yeni A (H1N1) gribinin önemli bir özelliği özellikle genç erişkinlerde (10-45 yaş arası) daha çok görülmesidir. Bugün için hastalık genel olarak mevsimsel gripte olduğu gibi hafif semptomlarla seyretmekle birlikte, hamilelerde ve altta yatan hastalığı olanlarda daha ciddi klinik tabloya neden olmakta, hatta mevsimsel griptekinden daha ölümcül de olabilmektedir.
• H1N1 gribi mevsimsel gribe benzer seyrettiği halde neden endişeye yol açmaktadır?
İnfluenza virüsü sürekli kendini değiştirmektedir. Pandemi başladıktan sonra da virüsün mutasyona uğraması mümkündür ve bu durum endişe vermektedir. Nitekim, 1918 pandemisi (İspanyol gribi) yaklaşık 18 ay sürmüş ve başlangıçta hafif seyretmesine rağmen birkaç ay içinde ölümcül hale gelerek 50 milyon insanın ölümüne yol açmıştır. Günümüzde eşdeğer şiddette bir pandemi yaşanırsa dünya çapında 62 milyon insanın öleceği tahmin edilmektedir. Virüsün kendisinin mutasyona uğraması dışında korkulan bir başka durum ise bir insan veya hayvanın aynı anda iki ayrı tip virüse maruz kalması ve bu virüsler arasında gen değişimi ile yeni bir öldürücü virüsün ortaya çıkması. Öldürücülük potansiyeli yüksek fakat bulaştırıcılığı düşük kuş gribi virüsü ile bulaştırıcılığı yüksek fakat öldürücülüğü düşük domuz gribi karşılaşırsa ortaya öldürücülüğü yüksek ve hızla bulaşan yeni bir virüs alt tipi ortaya çıkabilir.
• Hastalığa yakalanan kişiler ne kadar süreyle bulaştırıcıdır?
Kişiler, belirtilerin başlamasından bir gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdırlar. Kişilerin hastalık belirtileri devam ettiği sürece potansiyel bulaştırıcı olarak kabul edilmelidir.
• Gripten kendimizi nasıl koruyabiliriz?
Aşağıda belirtilen çeşitli kişisel basit önlemler ile sadece gripten değil, grip gibi damlacık yoluyla bulaşan tüm hastalıklardan kendimizi korumamız mümkündür. Ancak, esas en etkili korunma yolu aşılamadır.
o Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu tek kullanımlık kağıt mendil ile kapatınız. Mendili kullandıktan sonra çöp sepetine atınız. Mendil yoksa kolunuzun içine hapşırınız.
o Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayınız. Su ve sabuna ulaşamadığınız yerlerde alkol içeren el dezenfektanları kullanabilirsiniz.
o Ellerinizi yıkamadan gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayınız.
o Bulunduğunuz mekanı sık sık havalandırınız.
o Hasta olanların ziyaretine gitmeyiniz, bir metreden daha yakınında bulunmayınız, mecbur kalırsanız tıbbi maske kullanınız.
• Hastalanırsam ne yapmalıyım?
Gribe yakalanırsanız veya hastalık belirtileri gösterirseniz, belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerinizin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat ediniz. Hastalığı bulaştırmamak için mümkün olduğunca çevrenizdeki kişilerden uzak durunuz. Dışarı çıkmak zorunda kalırsanız tıbbi maske takınız. Ancak ciddi hastalık belirtileri olursa, doktora gidiniz.
• Ne zaman sağlık kuruluşuna gideyim?
Solunum sıkıntısı, sık sık nefes alıp verme, bilinç bulanıklığı, aşırı ishal ve kusma, aşırı halsizlik gibi belirtiler olduğunda veya 3 günden uzun süredir ateş devam ettiğinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna gidiniz.
• Çocuğumu ne zaman sağlık kuruşuna götüreyim?
Hızlı veya zor nefes alma, vücutta solgunluk ya da morarma, beslenememe, yeterli sıvı alamama, uyarılara cevapta azalma ve uykuya meyil, aşırı huzursuzluk, ateşle beraber döküntü görülmesi, grip benzeri bulgular düzelirken yeniden ateş ve şiddetli öksürüğün başlaması durumunda mutlaka bir sağlık kuruluşuna götürünüz.
• H1N1 gribinin tedavisi var mıdır?
Gripli hastaların pek çoğu ilaçsız olarak iyileşmektedir. Hafif şikayetleri olan hastalar için destek tedavisi ve istirahat yeterlidir. Ancak ciddi hastalık belirtisi olan hastaların hastaneye yatırılarak antiviral ilaç başlanması gereklidir. Ciddi hastalık belirtisi olmasa da risk grubunda bulunan hastalara da ayaktan doktor kontrolünde antiviral ilaç başlanabilmektedir. Antiviral ilaçlar, doktor tarafından önerilmedikçe, reçetesiz olarak kullanılmamalıdır
• Koruyucu olarak antiviral ilaç kullanmanın faydası var mı?
Hayır. Artık koruyucu amaçlı ilaç kullanımı bırakılmıştır.
• Hastalanırsam bebeğimi emzirebilir miyim?
Hasta olsanız bile emzirmeyi kesmemelisiniz. Ancak emzirme sırasında bebeğinize hastalığı bulaştırmamaya dikkat etmelisiniz. Bunun için el yıkamak ve emzirme sırasında maske takmak önemlidir. Eğer emziremeyecek kadar hastaysanız, pompa ile sütünüzü bir biberona sağıp bebeğinize verilmesini sağlayınız.

Grip salgını tüm hızıyla sürüyor. Basit bir virüs enfeksiyonu olmasına rağmen tıp henüz gribin çaresini bulabilmiş değil. Evet bazı antiviral tedavi yöntemleri mevcut ama hem etkinlikleri tartışmaya açık hem de Amerikan Pediatri Akademisi sadece belirli durumlarda kullanılmasını öneriyor. Biz doktorlara da “Grip/nezle olmuşsunuz. İlaçla bir haftada, ilaçsız 7 günde iyileşirsiniz” demek düşüyor.
Bu durumda grip olmamak için alınabilecek önlemleri almak, grip olduğumuz zaman da mümkün olduğu kadar doğal yöntemlerle atlatmaya çalışmak bence en iyisi. İşte size bilim dünyası tarafından desteklenen gripten korunma yolları ve grip için doğal çözümler. Ama isterseniz öncesinde ”grip nedir, nasıl tedavi edilir, çocuğumuzun grip olduğunu nasıl anlarız? sorularının cevaplarını arayalım.
H3N2 nedir?
Influenza A (H3N2) virüsü, insan, kuş ve domuz kökenli genleri içeren bir grip virüsüdür. Tüm grip virüsleri gibi bir RNA virüsüdür ve ortomikso virüs ailesindendir. Ve mevsimsel grip etkenleri arasında en ağır hastalığa yol açan virüstür.
Grip belirtileri nelerdir ?
• Yüksek ateş
• Kas, eklem ağrısı
• Emmeme/iştahsızlık
• İshal
• Huzursuzluk
• Burun akıntısı
• Göz yaşarması
• Titreme
• Kusma
Grip, hafif ateşli bir üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde olabileceği gibi hızla ilerleyerek zatürre, solunum sıkıntısı, solunum yetmezliği gibi durumlara yol açabilir.

Grip nasıl tedavi edilir?
Gribin özgün bir tedavisi yoktur. Hastaların çoğu, 7-10 günde kendiliğinden ve komplikasyonsuz iyileşir. Hastalığı hafif ve komplikasyonsuz geçiren çocukların hastaneye yatmasına gerek yoktur.
Hastanın yeterli sıvı alması çok önemlidir. Yüksek ve sebat eden ateşi olan çocuklarda ateş düşürücü kullanılabilir. Reye sendromu denen, karaciğer yıkımıyla seyreden ağır bir duruma yol açabileceğinden grip geçiren çocuklara aspirin kullanılmamalıdır. Grip tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Aşağıdaki durumlarda doktorunuzun da önerisiyle antiviral tedavi başlanabilir.
Antiviral tedavi kimlere başlanabilir?
• Hafif /orta şiddette ve komplikasyonsuz gripte antiviral tedavi önerilmez.
• Hastaneye yatışı gereken hastalara
• Hastalığı ilerleyici karakterde olan hastalara
• Beraberinde komplikasyon gelişmiş hastalara
• Ağır hastalık için risk grubunda olan hastalara ( 2 yaşından küçük bebekler, astım ve şeker hastaları, kardiyolojik, nörolojik, metabolik, bağışıklık sistemi hastalığı olanlara, karaciğer ve
böbrek hastalarına, 19 yaşından küçük olup aspirin tedavisi alanlara)
Antiviral tedavi mümkünse hastalık semptomları başladıktan sonra en kısa zamanda başlanmalıdır. Hastalık semptomlarının başlamasının üzerinden 48 saatten fazla süre geçmiş olsa dahi hastalar antiviral tedaviden fayda görebilirler. Ancak ilk 48 saat içinde antiviral tedaviye başlandığında antiviral etki daha yüksek olmaktadır.
Gripten Nasıl Korunuruz?
• Risk grubundaki çocuklara grip aşısını yaptıralım. Amerikan Pediatri Akademisi 6 aydan büyük tüm çocukların ama özellikle de astım, şeker, nörolojik hastalığı, bağışıklık sistemi bozukluğu olan yani ciddi grip geçirme riski olan kişilerin ve bunların yakın çevresinin aşılanmasını önermekte. Bunun yanında sağlık personeli ve 6 aydan küçük çocukların yakın çevresi, tüm hamile ve hamilelik planlayan, emziren kadınları da aşılanması gereken grup olarak belirtmekte. Ülkemiz Sağlık Bakanlığı önerileri de benzer yönde. Grip aşısı yaptırırken her tıbbi girişimin/ilacın ciddi yan etkileri olabileceğini aklınızda tutarak, doktorunuzla konuşarak ve çocuğunuzun gerçeklerini göz önüne alarak,risk/fayda analizi yaptıktan sonra karar verin.
• Gripten korunmanın yolları arasından en önemlisi el hijyenine dikkat etmektir. Çocuklara en az 20 saniye sabun ve su ile ellerini yıkaması gerektiği öğretin ve gün içinde sıkça yıkamasını sağlayın. Eğer okula/kreşe gidiyorsa el yıkama kurallarına okulda da uyulması gerektiğini öğretmenine hatırlatın. Yaşanan ortamın nemi iyi ayarlanmalı. Kuru hava, solunum yollarında bulunan ve mikropları yakalama fonksiyonu olan, silia adı verilen tüycüklerin işlevini azaltır. Çocuğunuzun odasında kaloriferin/ sobanın üzerine su dolu kaplar koyabilirsiniz veya bu amaçla satılan ürünleri kullanabilirsiniz. Kapalı, havasız ortamlarda hastalığın yayılımı daha kolay olacağından evi, odasını sık sık havalandırın, alışveriş merkezleri, toplu ve kapalı oyun ortamlarından bir süreliğine uzak durun. Hasta olduğu bilinen veya öksürük, hapşırık gibi belirtileri olan kişilerle çocuğunuzun mümkün olduğunca temas etmemesini sağlayın.
• Çocuğunuza öksürürken ve hapşırırken, ağzını ve burnunu elinin tersiyle veya bir kağıt mendil yardımıyla kapatmasını öğretin. Ve öksürük-hapşırık sonrasında ellerini yıkamasını hatırlatın.
Ellerin göz, yüz, ağız ve buruna temasını önlemeye çalışın. Grip vücudumuza yüz, göz, ağız ve burundan giriş yapar.
• C vitamini, A vitamini, omega3, omega 6, bağışıklık sisteminin sağlıklı işlev görmesini sağlar. Zengin bir C vitamini kaynağı olan kiviyi, omega 3 kaynağı olan ceviz, balık ve fındığı çocuğunuzun dietinden eksik etmeyin.
• Demir, çinko ve D vitamini eksikliği gribe yakalanmayı kolaylaştırır. Çocuğunuzda demir, çinko ve D vitamini eksikliği olmadığından emin olun.
• Çocuğunuzun uykusunu iyi almasına özen gösterin. Uykusuzluk bağışıklık sisteminin zayıf düşmesine neden olarak, gribe yakalanmayı kolaylaştırır.

KIŞ AYLARINDA BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRECEK BESİNLER:
1.BROKOLİ
İçerdiği sulforan maddesi ile antioksidan aktivite gösterir ve bağışıklık sistemini uyarır. C vitamin ve E vitamini bir arada içerdiği için bağışıklığı kuvvetlendirir.
2.YAĞLI BALIKLAR
Somon, sardalye gibi yağlı balıklar vücutta iltihapları önler. Mikroplarla savaşarak bağışıklığı yükseltir.
3.PORTAKAL
C vitamininin en zengin kaynağı, diğer turunçgillerle birlikte kışın en favori meyvelerinin başında geliyor.
4.YEŞİLÇAY
En önemli bitkisel antioksidanlardan kateşin ve polifenol içerdiği için immun sistem üzerinde çok etkilidir, hatta grip virüsünün vücutta yayılmasını önlediği saptanmıştır.
5.YUMURTA
A vitamini ve betakarotenden zengin beslenme, iyi kaynaklı protein alımı ve yeterli çinko almak bağışıklık sistemini güçlendirmek için başlıca ilkelerdir. İşte bu üç ilkeyi de fazlasıyla içinde barındıran besin ise; yumurta!
6.BALKABAĞI
C vitamini ve E vitamini zengini, demir, potasyum gibi mineraller ve antioksidanlar içerir. Bağışıklık sistemininde görevli hücreleri güçlendirir.
7.TAZEKIRMIZIBİBER
İçindeki C vitamini ve Beta karoten gibi vitaminler ve diğer fitokimyasallar, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Çok az sebzede olan E vitaminini de içerir.
8.ISPANAK
Ispanak bağışıklık sisteminin süper besinlerinden.. A,B,C,E vitaminleri, kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunur. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendirir.
9.DOMATES
Domates de bir diğer süper besin Serbest radikaller, kalp damar hastalıkları ve kanser ile savaşır. Dikkat etmeniz gereken nokta; domatesin tüm bu yararlarını görmek için mevsiminde tüketin.
10.YOĞURT
Probiyotikler, zararlı bakterileri yok ederek, bağışıklık sistemini güçlendirirler. Aynı zamanda doğal antibiyotik görevi yapıp bağırsak sistemini korurlar.

1. Su bütün besinleri ve atıkları vücutta kan ve lenf sıvıları yoluyla taşıyan bir çözücüdür. Günde en az iki litre su içmek besinlerin hücrelerimize nüfuz etmesine, atıkların boşaltılmasına, bizi hasta eden bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı olur. Aynı zamanda bol su içmek kanın bütün hücrelere yeterli oksijeni taşımasını sağlar. Bu da vücudunuzun tüm sistemlerinin yeterli şekilde çalışması demektir. Organ ve kaslarınız en iyi şekilde çalışırsa bağışıklık sisteminiz de en iyi hale gelir.
2. Paketlenmiş ve işlenmiş hazır gıdaların, kafeinin, alkolün ve sigaranın fazla tüketimi bağışıklık sistemini tehlikeye sokan zararlı alışkanlıklardır. Bunları azaltarak yerlerine tam gıdalar, ekinezya ve ginseng gibi bitkisel çaylar, taze meyve ve sebze suları koyun. Bu şekilde bağışıklık sisteminize ve vücudunuzun işleyişine destek verin.
3. Kış mevsiminde meyve tüketimi çok önemli çünkü bu mevsimin meyveleri özellikle C vitamininden zengin, vücut direncini arttırıcı özellikteki meyvelerdir. Sebze sevmeyen çocuklar için, sebzeleri blenderden geçirip sebze çorbası ya da sebzeli köfte hazırlayıp tüketmesini sağlayabilirsiniz.
4. Uyku düzenine dikkat etmelisiniz. Düzensiz ve az uyuyan kişilerin özellikle de çocukların vücut direnci zayıfladığı için hastalıklara yakalanması daha kolay olmaktadır. İnsan vücudunun aslında bir iç saati vardır. Beyin, karaciğer, akciğerler hatta kaslarının bile sorunsuz çalışabilmesi için sıcaklığı kontrol edebilmesi ve homonları salabilmesi gerekmektedir. Uykusuz kalmak vücudun bunları yapmasını zorlaştırır.
5. Sonbaharda hava aniden kuruyarak solunum yolu hastalıklarına davetiye çıkarabilir. Viral olan bütün hastalıklar, ani ısı düşmesiyle ortaya çıkar. Kuru ortam ve hava kirliliği ile bütün virüsler hızla çoğalır. Bu nedenle, kirliliğin yoğun olduğu günlerde yanınızda atkı ya da ağzınızı kapatabilecek bir nesne bulundurmalı ve mümkünse ağız yerine burundan nefes almalısınız.
6. Grip aşısı yaptırmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Sonbaharda nezle, grip gibi viral enfeksiyonlar daha sık görüldüğünden özellikle yaşlı, çocuk ve kronik hastalığı olanların grip aşısı yaptırması önerilir.
Grip aşısı bağışıklık sistemini çalışmaya teşvik eder. Bir bakıma aşı, vücudunuza virüsü nasıl tanıyacağını ve nasıl virüse karşı savaşacağını öğretir. Vücudunuz gerçek virüsle karşılaştığında ise aşıdan dolayı virüsü çabucak tanır ve vücut kendini savunabilir.
7. Taze sebze ve meyvelerde bulunan C vitamini, bağışıklığı güçlendiren en önemli kaynaklardan biri. Sonbaharda yetişen yeşil soğan, pırasa, kereviz gibi sebzeler, C vitamini ve antioksidan açısından oldukça zengin. Bu aylarda, içinde bağışıklığı güçlendirecek çinko maddesi bulunan bezelye, kestane, ceviz ve fındığın da tüketilmesi önerilir.
8. Bağışıklık sistemini yorduğu için mevcut hastalıkların ihmal edilmeden tedavi ettirilmesi gerekir. Özellikle kronik hastalığı olanlar, yaşadıkları en ufak bir şikâyette bile doktorlarına danışmalılar.
9. Beslenme sırasında alınacak besinlerin türü önemlidir. Kış aylarında metabolizma zayıflar ve bu nedenle enfeksiyonlara karşı direnç oluşur. Özellikle protein grubu, çocuklar için çok yararlı besin öğeleri içerir. Hayvansal gıdalardan elde edilen proteinler arasında et, süt ve yumurta bulunur.
10. Antibiyotikler sadece bakteriyel enfeksiyonları tedavi eder. Gereksiz şekilde antibiyotik almak sağlığınız için tehlikeli olur ve antibiyotiğe karşı olan direncinizi yükseltir. Bu da gerçekten o antibiyotiğe ihtiyaç duyacağınız zaman işlevsizleşmesine neden olur. Dolayısıyla doktor önerisi olmadan, gereksiz kullanılan antibiyotikler vücutta dirençli mikropların gelişimine yol açabilir.

Grip Nedir? Gripten Korunma

Grip, Influenza adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, ani olarak 39°C üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığıdır.
Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp hastalığı akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Bu kadar ciddi tablolar yol açan grip, halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığı ile karşılaştırılmaktadır.
Soğuk algınlığı, ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahatı gerektirmeyen bir hastalıktır ve grip ile kesinlikle karşılaştırılmamalıdır.

GRİP NASIL BULAŞIR?
Gribe yol açan Influenza virüsü çok kolay ve hızlı bulaşır. Başlıca bulaşma yoları, öksürük ve hapşırık ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile bulaşması, hasta kişiler ile direkt temas edilmesi ve hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile temas etmiş eşyalar ile bulaşmadır.

GRİP HASTALIĞININ TEDAVİSİ
Grip hastalığının tedavisi, ortaya çıkan belirtilerin tedavisi şeklindedir. Ateşin düşürülmesi, burun akıntısının giderilmesi, halsizlik ve kırgınlığın giderilmesi şeklinde tedavi düzenlenir ve yatak istirahatı önerilir.

GRİPTEN KORUNMA
Gripten korunmanın başlıca yolu vücut direncinin düşmesini engellemekten geçer. Bu nedenle mevsim özelliklerine uygun giyilmeli, bol sulu gıdalar, taze meyve ve sebze tüketilmelidir. Hastalar ile yakın temastan, ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır.

KİMLER RİSK ALTINDA?
Dünya Sağlık Örgütü,TC. Sağlık Bakanlığı tarafından, çeşitli gruplar gribin olumsuz etkileri açısından risk grubu olarak tanımlanmaktadır. Sağlık otoriteleri, aşağıdaki gruba giren kişilerin her yıl aşılanmasını “mutlak” önermektedir.
Gribin yaşamsal risk oluşturduğu ve tıbbi açıdan mutlaka aşılanması önerilenler:
• 65 yaşından büyük kişiler
• Şeker hastaları (diyabet)
• Astım hastaları
• Kronik akciğer hastaları (Bronşit v.b)
• Kronik kalp ve damar sistemi hastaları (koroner arter hastaları)
• Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler ( kronik kan hastalığı- hemoglobinopati- olanlar, kanser hastalığı, immunsupresif kullananlar)
• Huzurevi, bakımevi v.b ortamlarda yaşayanlar

Bazı kişilerin grip aşısı olmaması gerekir. Bunlar:
• 6 aydan küçük bebekler
• Yumurtaya karşı anafilaktik tarzda alerjisi olanlar (yumurta yediğinde alerjik şoka girenler)
• Hamileliğin ilk 3 ayı içinde olan bayanlar (ancak doktor tarafından kesin gerekli olduğu tespit edilirse grip aşısı olabilirler)

Grip aşısı Dünya Sağlık Örgütü’nün koordinasyonu ile bir yıl önce salgın yapan virüs tiplerinin belirlenmesi sonucu geliştirilmekte ve aşının tipi de bu uygulamaya bağlı olarak her yıl değişmektedir. Grip aşısı, vücutta 1-2 hafta içinde koruyucu düzeye erişir. Eğer aşı, içerdiği virüs tipleri, salgınlara neden olan virüs tipine benzerse, sağlıklı erişkinlerde yaklaşık %70 oranında etkilidir. Yukarıda saydığımız riskli grupta ise, hastalıktan korunma oranı %50’ye düşmektedir.
Bu nedenden dolayı Grip Aşısı bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sadece risk taşıyan kişiler ve temaslıları için önerilmektedir!
————————————————–
Gribe Yakalanmamak İçin Dikkat Etmemiz Gereken Hususlar

• Sabun ve su ile ellerinizi sık sık yıkayınız.
• Bulaşma yollarından olan ağız, burun ve gözlere kirli ellerle temas etmekten kaçınınız.
• Yüzeyleri sık sık temizleyiniz.
• Yeterli ve dengeli besleniniz.
• Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınınız. Kapalı ve kalabalık ortamları sık sık havalandırınız.
• Herhangi bir risk grubunda iseniz grip aşısı yaptırınız. (içerisinde bulunduğumuz hafta itibariyle halen grip aşısı yaptırılması mümkündür ve risk gruplarının grip aşısı reçete edildiğinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaktadır).

Gribe karşı daha dikkatli olun
• 65 yaş ve üzerindeki kişiler,
• Yaşlı bakımevi ve huzurevinde kalan kişiler,
• Astım dahil olmak üzere kronik akciğer ve kalp-damar sistemi hastalığı olanlar,
• Şeker hastaları,
• Kronik böbrek yetmezliği olanlar,
• Kan hastalığı olanlar,
• Bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar,
• 6 ay – 18 yaş arasında olup uzun süreli aspirin kullananlar.
• Sağlık çalışanları,
• Toplu alanlarda çalışanlar ve yaşayanlar

Grip olunca yapılması gerekenler
• Yukarıda sayılan hastalık risk gruplarındaysanız veya 65 yaş üzerindeyseniz hekime müracaat ediniz. Erken başlanan (ilk 48 saat) antiviral tedavi gribi önler.
• Ayrıca grip geçirdiğinizde belirtileriniz ağırlaşırsa (nefes darlığı, göğüs ağrısı, bilinç bulanıklığı, yüksek ateş, öksürük gibi belirtilerin ortaya çıkması) bir hekime başvurunuz ve tavsiyelerine göre gerekli ilaçları kullanınız.
• Antibiyotikler gribi tedavi etmezler bu nedenle hekim tavsiyesi dışında antibiyotik kullanmayınız.
• İstirahat ediniz.
• Bol sıvı tüketiniz.
• Hastalığı bulaştırmamak için mümkün olduğunca diğer insanlarla teması sınırlandırınız.
• Aksırma ve öksürme esnasında burun ve ağzı kağıt mendille kapatınız ve kullanılan kağıt mendili çöp kutusuna atınız. Kağıt mendil yoksa kol içi ile ağız ve burnunuzu kapatınız.

Yorumlar devre dışı bırakıldı.

Bize Ulaşın!